Samurayın Yolu…

Kısaca Bushido’yu açıklamak istersek. Hagakure’de samurayın yolu ölümden geçer der. Ünlü samuray beyi Uesugi Kenshin‘de ”Eğer savaş alanına zafere inanmış olarak gidersen tek bir yara dahi almadan evine dönersin, ancak ölümüne savaşmak seni hayatta bırakır, mücadelen hayatta kalmak için olursa emin ol ki öleceksin” der. Ölmek, yok olmak, ruhunu bir amaç için teslim etmek ve efendisine adanmışlık karşısında hiçlik… Türkçedeki ölümüne kelimesinin karşılığı samurayın düsturu olmuş. Peki samuraylar ölümden ve öldürmekten başka bir şey bilmeyen, dövüşmek ve yok etmek üzerine programlanmış birer savaş makinası mıydı?

Buke veya bushi bilinen sınıf adıyla samuraylar bedenini çoktan ölmüş olarak hayatını sürdürmekteydi. Bir yandan savaşırken bir yanda da insani olarak mükemmelleşmenin yolunu aramaktaydı. Samuray ölümcül ama bir o kadar yaşama saygılı, düşmanına karşı acımasız fakat masuma bir o kadar merhametliydi.

Samurayın ölümü kabullenmesini, korkularından sıyrılmasını ve hayatla bağını aşmasını sağlayan bir felsefesi vardı. Kolayca anlatılması zor, derinleştikçe daha da karmaşıklaşan bir düşünce sisteminin günlük hayata uygulanma biçimi olan bir öğreti, Bushido … Küçük bir çocukken zihnine işlenen Bushido felsefesi bir samurayın hayatını şekillendirirdi. Ölüm ve yaşam sonuç olarak tesadüfîydi. Önemli olan doğru şeyleri yapmak ve manevi değerleri korumaktı. Çabalamak, denemek ve ölmek, hiç bir şey yapmamaktan çok daha değerliydi. Çünkü bu girişimler kişisel ve bedensel korkular taşımadan, büyük bir rahatlık ve içtenlikle yapılıyordu. Yedi erdemin manevi gücünü arkasına almış bir savaşçı için dünya çok daha huzurlu bir yerdi.

Gi (Dürüstlük ve Adalet): Samuray insanlarla ilişkilerinde mutlaka dürüst olmalıdır. Adalete inancı tamdır, gerçek bir samuray için, dürüstlük ve adalet konularında grinin tonları yoktur. Tek bir doğru ve tek bir yanlış vardır.

Yu (Destansı Cesaret): Bir kaplumbağa gibi kabuğuna saklanmak hiç yaşamamak demektir. Samurayda bir kahramanın cesareti olmalıdır. Samuray tüm tehlikelere rağmen cesaretini kaybetmedikçe hayatını tam olarak, dolu dolu ve harika bir biçimde yaşayabilir. Destansı cesaret, zeka ve güçle beslenir, gözü karalıktan uzaktır.

Jin (Merhamet): Aldığı eğitimin sonucu olarak samuray hızlanır ve güçlenir, yetenekleri gelişir. Sıradan biri gibi değildir. Ancak farklılığı herkesin yararına olmalıdır. Geliştirdiği gücü pozitif olarak kullanmadıkça bir hiçtir. Şefkatlidir. Diğer insanlara her fırsatta yardım eder. Kılıcını kan dökmek için amaçsızca kınından çıkarmak samurayın ruhunu da katanasındaki kan gibi kirletecektir.

Rei (Kibarlık-Nezaket): Samurayların gaddar olmak için hiçbir nedeni olamaz. Güçlerini ispatlamaya ihtiyaçları yoktur. Bir samuray düşmanına karşı bile saygılıdır. Saygının bu dışa vurumu olmadığında, hayvanlardan farkımız kalmaz. Bir samuray sadece dövüşteki gücü yüzünden saygı görmez, diğer insanlara davranış biçimiyle de saygı görür.

Makato (Katıksız İçtenlik): Samuray bir şeyi yapacağını söylemişse, o şey olmuş demektir. Yapacağım dediği şeyi tamamlamasına hiç bir güç mani olamaz. Söz vermesi ya da vaatte bulunması gerekmez. Sözlü olarak söylemesi bile o şeyin yapılmasının başlangıcını oluşturur. Söylemek ile yapmak arasında hiçbir fark yoktur.

Meiyo (Şeref): Samuraya göre şerefsizlik bir ağaca musallat olan hastalığın yarattığı izlere benziyordu, zamanla iyileşmez aksine giderek genişlerdi. Samurayın onurunun tek yargıcı kendisi, şerefinin tek terazisi kalbidir. Verdiğin kararlar ve bu kararların nasıl uygulandığı gerçekte kim olduğunun bir yansımasıdır. Kendinden saklanamazsın.

Chu (Görev ve Sadakat): Samuray için, bir şeyi yapmak ya da bir şeyi söylemek, o şeye sonuna kadar sahip çıkması demektir. Bundan ve bunun ardından gelecek tüm sonuçlardan sorumludur. Bir samuray üstlerine müthiş sadık, sorumlusu olduğu kişilere karşı son derece hakikatlidir.